Yargıyı Hızlandırabilir miyiz?

Yargıyı Hızlandırabilir miyiz?

 

Artan nüfus yoğunluğu nedeniyle meydana gelen bu sosyo ekonomik kaos hukuka da pek tabii yansımış vaziyette, işin altından kalkabilen ülkeleri şöyle bir incelediğimizde en başarılısı Amerika Birleşik Devletleri gözüküyor keza Almanya ve İngiltere'yi de yine üst sıralarda sayabiliriz.

Kısaca Amerika Birleşik Devletleri ve diğer modern yargı pratiklerine baktığımızda uyuşmazlıkların yargılamaya sebebiyet vermeksizin Avukat eliyle çözülmesinin istendiğini, Avukatların yargılama öncesi süreçlere ve yargılama safhalarına ülkemize oranla aşırı denecek derecede etkin ve aktif olarak katıldıklarını açık kaynaklardan gözlemlemek mümkün. 22.01.2024 yılı ülkemiz yargı işleyişine baktığımızda aslında kısaca şunu diyebiliriz, Avukata güvenmeyen bir yürütme ve Avukata güvenmeyen bir yasama ile karşı karşıyayız. Bu nedenle de bazı pratik çözümleri Avukatların çözmesine müsaade edemiyoruz.

Aslında yeni HMK sistematiği, arabuluculuk ve uzlaştırma kurumları ile devletimiz teoride davasız çözüm hedefleyerek bir takım yeni düzenlemeler yaptı ve kısmende sonuç almış gözüküyor ancak halen yıllar süren yargılamalara çözüm bulunmuş değil zira günümüzde en kısa süren dava 1 yıl, ortalamalar ise 2 yılı geçiyor.

 

Peki Ne Olmalı?

Avukatların ekonomik ve niteliksel sorunları çözülmelidir.

Fikrimce Avukatlık öncelikle bu hale getirilmemeliydi. Herhangi birşeyin ihtiyaçtan fazla şekilde sayısı arttırıldığında kendiliğinden niteliği azalır. Ancak kendi elimizle bu hale getirdiğimiz bir mesleği kaderine terk etmek ve ekmek, su gibi bir ihtiyaç olan adaleti milletimizden esirgemekte hakkaniyete uygun düşmemektedir. İlk olarak Avukatlık mesleği ile ilgili acil önlemleri almalı, sınavsız Avukatlık tamamen kaldırılmalı ve gel-geç şeklinde bir sınav anlayışından uzak durulmalıdır. Avukatlık sınavı mutlaka seçicilik sağlamalı ve toplumun ihtiyacına oranla Avukatlık mesleğine alımı temin etmelidir. Avukatlık mesleği nasıl kurtarılır adlı başkaca bir yazı kaleme alacağım için bunu burada nihayete erdiriyorum. Kısaca önce Avukatlığın ekonomik ve niteliksel sorunları ele alınmalıdır.

Avukatların Delil Toplamasının Kapsamı Genişletilmelidir.

Daha sonrasında ise ilk yapılacak iş mevzuatta bulunan fakat uygulamada kesinlikle işlevsiz olan Avukatın delil toplama yetkisi en baştan ele alınarak mevzuatın kapsamı genişletilmelidir. Avukatların mahkeme öncesi delil toplaması kolaylaştırılmalı ve Avukatlara bu konuda güven duyulmalı, KVKK garabeti Avukatların delil toplaması önünde engel olmamalıdır. Nitekim Avukatların Tanık beyanlarını yazılı olarak alabilmesi, taraf ifadelerini ofislerinde hasım taraf vekilinin iştiraki ile kayıt altına alarak alabilmesi gerekmektedir. Bu şekilde dava esnasında yaşanacaklar taraflarca anlaşılabilmeli ve özümsenebilmeli ve uzlaşma zemini için sıcak temas sağlanabilmelidir. Mevcut halde Avukatlar nüfus müdürlüklerinden T.C. kimlik numarası öğrenememekte olup bunun için dahi mahkemede dava açarak müzekkere yazılması ve cevabının gelmesi beklenmekte olup süreç yaklaşık 6-7 ayda ancak tamamlanabilmektedir. Avukatına güvenmeyen devlette yargı sistematiği oturamaz.

Avukatlara vekalet adi yazılı verilebilmelidir.

Avukatlara vekaletname verilmesinin önündeki engellerden biri de noterlerden vekaletname tanzim ettirilmesi zorunluluğudur. CMK sistematiğinde böyle bir zorunluluk bulunmasa dahi HMK sistematiğinde noter vekaletnamesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu da Avukata olan güvensizliğin bir eseri olarak hem maddi kayba hem de zaman kaybına neden olmakla adalete erişimin önünde bir büyük engel olarak durmaktadır.