VEKÂLET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI NEDENİYLE
TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI
Vekâlet Nedir?
Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır.
Türk Borçlar Kanunu'nun 504.maddesinde kapsam belirlenmiş ve özel yetki halleri düzenlenmiştir: "Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar. Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz."
Vekilin Yükümlülükleri Nelerdir?
Vekil, vekâlet ile birlikte belirli yükümlülükler altına girmekte olup kendisine çizilen çerçevenin dışında tasarrufta bulunma şansına sahip değildir. Bulunması halinde ise vekâlet görevinin kötüye kullanılması hali mevcut olacak olup makalemizin ilerleyen kısımlarında bu husus detaylı olarak incelenecektir.
Vekilin yükümlülükleri şu şekildedir:
1.Talimata Uygun İfa
Vekil, kendisine verilmiş olan talimatla bağlıdır. Ancak ve ancak kendisini vekil tayin edenden izin alma imkanının bulunmadığında, durumu bilmesi halinde onun da izin vereceği hallerde talimattan ayrılabilir.
2.Şahsen İfa, Sadakat ve Özen Gösterme
Kural olarak; vekil, görevini şahsen ifa etmelidir. Fakat bu hususta vekile yetki verilmesi, durumun zorunlu olması veya teamülün mümkün kıldığı hallerde iş başkasına yaptırılabilir.
İfayı kimin gerçekleştirdiğinin önemi olmaksızın vekil, üstlenmiş olduğu görev neticesinde kendisini vekil tayin edenin menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenli iş yapmalıdır.
3.Hesap Verme
Vekil, vekâlet verenin talimatı ile üstlendiği işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür. Eğer ki vekil, vekâlet verene almış olduğu paranın tesliminde gecikti ise işbu paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.
4.Edinilen Hakların Vekâlet Verene Geçişi
Vekilin, kendi adına ve vekâlet veren adına gördüğü işlerden doğan üçüncü kişilerdeki alacağı, vekâlet verenin vekile karşı bütün borçlarını ifa ettiği anda, kendiliğinden vekâlet verene geçer.
Vekâlet Görevinin Kötüye Kullanılması
Vekil, kendisi üzerine düşen yükümlükleri yerine getirmediği, kasıtlı olarak kendisini vekil tayin edenin zararına olacak şekilde, kendisinin veya başka birinin yararına kullandığı takdirde vekalet görevinin kötüye kullanılması durumu oluşacaktır.
Vekil ile sözleşme yapan üçüncü kişi, Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Vekâlet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Tapu İptal Davası
Vekilin, yukarıda değinmiş olduğumuz yükümlülüklerini yerine getirmeden taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmesi halinde vekilin tazminat sorumluluğu doğmaktadır. Vekilin tazminat sorumluluğunun yanı sıra taşınmazı devralmış olan, Türk Medeni Kanunu'nun 3.maddesi kapsamında iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı tapu iptal ve tescil davası da açılabilmektedir.
YARGITAY KARARLARI
1. VEKİLİN GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMASI HALİNDE TAPU-İPTAL VE TESCİLE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİNE İLİŞKİN.
Künye :Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
2014/20990 Esas
2017/3431 Karar
"...Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır..."
"...Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır ..."
2.TAŞINMAZI SATIN ALAN KİŞİNİN İYİ NİYETLİ OLMASI HALİNE İLİŞKİN.
Künye :Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
2021/1604 Esas
2021/5483 Karar
"Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince; davacı tarafından davalı …’ya, çekişme konusu taşınmazın satışı konusunda özel yetki içeren vekaletnamenin 05.09.2011 tarihinde verildiği, çekişme konusu taşınmazın söz konusu vekaletnameye istinaden 28.11.2011 tarihinde davalı …’e satışının yapıldığı, eldeki davanın ise 24.01.2019 tarihinde, yani davacı ile davalı vekilin kızının boşanmalarından kısa bir süre sonra açıldığı, çekişme konusu taşınmazın kira bedellerinin satış tarihinden sonra davacı tarafından alınmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, çekişme konusu taşınmazın satışının davacının iradesine uygun olup, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından söz edilemeyeceği açıktır."
3. GABİN NEDENİYLE TAPU İPTAL KARARI VERİLECEĞİNE İLİŞKİN.
Künye :Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
2009/1815 Esas
2009/3343 Karar
"... Dava, ehliyetsizlik ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Davalı davacıya ait dükkanı bedelinin çok altında bir fiyata satın almıştır. Davacının akit tarihinde hukuki ehliyeti haiz bulunduğu belirlenmişse de aşırı alkol düşkünlüğü nedeniyle beyin fonksiyonlarında ve muhakeme yeteneğinde önemli ölçüde azalma meydana geldiği, davalının da davacısının kiracısı olması nedeniyle bu durumu bilebilecek konumda bulunduğu anlaşılmaktadır. Edimler arasındaki aşırı oransızlık keşfen saptanmıştır. Bunun yanında, davacının düşüncesizlik halinin tüm delillerle açıklığa kavuştuğu ve kiracısı olan davalının da davacının da bu durumundan faydalandığı gözetildiğinde “gabin”in tüm unsurlarının gerçekleştiği kabul edilmelidir. ..."
Vekaletin kötüye kullanılması, vekaletle ev satılması, vekaletname ile ev satma, vekaletle tapu devri, vekaletin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, vekaleti kötüye kullanma, vekaletin kötüye kullanılması avukat,