Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nden Miras ve Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesine İlişkin Emsal Kararı (30.06.2025, 2025/2225 E., 2025/3309 K.)
Türkiye’de miras hukukunda en çok karşılaşılan uyuşmazlıklardan biri “muris muvazaası” davalarıdır. Yargıtay’ın 30.06.2025 tarihli bu kararı, hem taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerliliği hem de mirasçılardan mal kaçırma amaçlı tasarrufların hukuki akıbeti açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Olayın Özeti
-
Davacı, muris ile 2003 yılında yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanarak tescil talep etmiştir.
-
Diğer mirasçılar ise bu sözleşmenin aslında mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı bir işlem olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır.
-
İlk derece mahkemesi, sözleşmenin muvazaalı olduğu gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
-
Dosya Yargıtay’a taşınmış, bozma sonrası yeniden görülen davada yine sözleşmenin geçersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
-
Son aşamada Yargıtay, usule ve yasaya uygun olduğundan dolayı kararı onamıştır.
Yargıtay’ın Hukuki Değerlendirmesi
-
Muris Muvazaası: Murisin, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yaptığı görünüşte satış sözleşmeleri geçersiz kabul edilir. Bu tür işlemler, aslında bağış niteliği taşıyorsa ve şekil şartları yerine getirilmemişse iptal edilir.
-
Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi: Geçerli bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi için yalnızca noter düzenleme şekli yeterli değildir; aynı zamanda gerçek bir bedel ödenmesi ve tarafların ekonomik koşullarının buna uygun olması gerekir.
-
Mirasçıların Korunması: Yargıtay, mirasçıların saklı payını ihlal eden muvazaalı işlemlerde daima mirasçıların hakkını gözetmektedir.
Bu Kararın Önemi
-
Bu karar, miras hukuku davalarında ispat yükü ve sözleşmelerin muvazaalı olup olmadığının nasıl değerlendirileceği açısından önemlidir.
-
Özellikle muris muvazaası davası açmak isteyen mirasçılar veya taşınmaz satış vaadine dayalı hak iddiasında bulunanlar için yol gösterici niteliktedir.
-
Uygulamada, miras bırakanların “satış” adı altında aslında bağış yaptığı işlemlerde Yargıtay’ın yaklaşımını net şekilde ortaya koymaktadır.
Mirastan mal kaçırma, mirastan mal kaçırma avukatı, muris muvazaası taşınmaz satış vaadi
Sonuç
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin bu kararı, miras bırakanın muvazaalı işlemlerine karşı mirasçıların korunacağını ve şekle aykırı bağış niteliğindeki sözleşmelerin geçersiz olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
➡️ Eğer muris muvazaası, miras davaları veya taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri konusunda hukuki destek almak istiyorsanız, profesyonel yardım almanız hak kaybı yaşamamanız için kritik öneme sahiptir.
KARAR METNİ
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 30.06.2025 T. 2025/2225 E. 2025/3309 K.
YARGITAY KARARI MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2023/138 E., 2024/507 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA ve BİRLEŞTİRİLEN DAVA 1. Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile tarafların murisi ve davacının eşi olan ... arasında 04.04.2003 tarihli ve ... yevmiye No.lu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile ...'ın ilk eşi olan ...'nun annesi olan müteveffa ... 'den kendisine miras kalan ... parsel sayılı 33.978 m² miktarlı tarla vasıflı taşınmazdaki hak ve hissesini davacıya satmayı vadettiğini, satış bedelinin ödendiğini ileri sürerek muris ... 'in 3/20 payından muris ...'a isabet edecek olan payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. 2. Birleştirilen davada davacılar ... ve ... dava dilekçesinde özetle; muris muvazaası nedeniyle..... Noterliğinin 04.04.2003 tarihli ve ... yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptaline, mümkün olmadığı takdirde denkleştirmeye ve tenkise karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP 1. Asıl davada davalılar ..., ..., ... ve ... ayrı ayrı ibraz ettikleri cevap dilekçelerinde özetle; iştirak hâlindeki mülkiyet nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu, kendilerinin murisin ilk eşinden çocukları olduklarını, muris babaları ...'ın kendilerinden mal kaçırma amacıyla ikinci eşi olan davacıya yapılan satışın muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. 2. Asıl davada davalı ..., davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. 3. Birleştirilen davada davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 07.02.2017 tarihli ve 2016/17496 Esas, 2017/778 Karar sayılı ilâmına uyularak 21.02.2020 tarihli ve 2018/182 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile asıl davanın davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine, birleştirilen davanın kabulü ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma kararı Mahkemenin 21.02.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı - birleştirilen davada davalı vekili ve davalılar-birleştirilen davada davacılar tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, Dairemizin 20.09.2022 tarihli ve 2021/2665 Esas, 2022/5311 Karar sayılı ilâmında özetle; \".. 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır. Mahkemece asıl davanın davalı ... yönünden kabulü ile; ... parsel sayılı taşınmazda ... adına düşecek paydan yine ...'a miras hissesi sonucu intikal edecek olan payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, hüküm sonucunda davalı ... 'dan iptal edilen ve davacılar adına tesciline karar verilen payın miktarının açık ve infaza elverişli şekilde gösterilmemesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; asıl dava yönünden davalılar ..., ..., ..., ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalıların paylara tekabül eden değer üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekirken, sadece davalılar ... ve ...'a düşen payın değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca; birleştirilen dava yönünden davanın kabulüne karar verildiğinden nisbi harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. \" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. B. Bozmaya uyularak verilen karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; \"... asıl davada davacının davasının dayanağı olan ..... Noterliğinin 04/04/2003 tarih, ... yevmiye sayılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğu bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, birleştirilen dava yönünden; .... Noterliğinin 04/04/2003 tarih, ... yevmiye sayılı Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak düzenlenmiş olduğu, murisin yapmış olduğu ve eşine satmayı vaat ettiği tasarrufun ivazlı olmadığı ve gizli bağış niteliğinde olduğu, yapılan bağış işleminin de şekil şartlarına uyulmadığı için geçerli olmadığı, dinlenen taraf tanıkları, murisin ve satın alan birleştirilen dava davalısı ...'ın sosyal ve ekonomik durumunun bu satışın yapılması için gerekli koşulları taşımadığı, davacı ...'ın satış vaadi karşılığında ödeme yapmadığı ve ödeme gücünün de bulunmadığı\" gerekçesiyle asıl davanın davalı ... yönünden gider avansının yatırılmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden esastan reddine, birleştirilen davanın kabulü ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Sebepleri Davacı - birleştirilen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 1. Davalılardan ...'ın asıl davayı kabul etmesine rağmen adı geçen davalı hakkında usulden ret kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, 2. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptalinin ancak aynı güçte bir yazılı delil ile kanıtlanması gerekirken buna ihtiyaç duyulmaksızın birleştirilen davanın kabul edilmesinin doğru olmadığını, 3. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Değerlendirme ve Gerekçe Asıl dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali, denkleştirme, olmazsa tenkis istemine ilişkindir. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2 atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi ile 439/2 hükmünde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, Karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.