Boşanmada Mal Kaçırma Halleri Üzerine

Boşanma Davaları ve Mal Kaçırma Halleri Üzerine

Giriş

Günümüzde çok sık karşılaşılan olgulardan birisi olarak önümüze çıkan, eşlerden birinin diğerinden boşanma öncesi ve boşanma davasının açılmasından sonra mal rejimine dahil olmamasını amaçlayarak mal kaçırmasıdır. İşbu yazımızda bu durumlara ilişkin örnekler vermek suretiyle hukuki değerlendirmelerde bulunmaktayız. Boşanmada mal kaçırma nedir? ve boşanmada mal kaçırma nasıl olur? Boşanmada mal kaçırma nasıl tespit edilir ? gibi soruların cevaplarını aradığımız bu yazımızda hukuki çerçevede değerlendirmeler yapılmaktadır.

 

Boşanmada Mal Kaçırmak Nedir?

 

Türk Medeni Kanunun 202. Maddesi uyarınca eşler arasındaki kanuni mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Yani eşler tarafından aksine bir kararlaştırma yapılmadıkça evlilik birliği içerisinde edinilen mallarda eşlerin birbirlerinden katılma alacağı talep etme hakları mal rejiminin sona ermesi ile başlamaktadır. Bu halde diğer eşin katılma alacağını azaltma kastıyla eşlerden biri elindeki malları devredebilir yahut üçüncü kişilere hileli yollarla transfer edebilir ki eşi kanun gereği bu mallar üzerinden hak sahibi olamasın. İşte bu halde eşin yapmış olduğu bu devirler boşanmada mal kaçırma olarak nitelendirilerek tespit edilmesi halinde hiç devredilmemiş gibi eklenecek değer olarak hesaba katılırlar.

 

Boşanmada Mal Kaçırma Cezası Var Mıdır?

 

Boşanmada mal kaçıran eşin ceza hukuku anlamında doğrudan cezalandırılabilmesi mümkün değildir. Ancak mal kaçırma eylemini ifa ederken bir takım başkaca suç teşkil edecek eylemlere girişmiş olması halinde ceza hukuku anlamında bir müeyyideden söz edilebilecektir. Bunların uygulamada rastlanılanları dolandırıcılık, tehdit, resmi veya özel belgede sahtecilik suçlarıdır. Bu gibi suçların somut olayda sübut bulması halinde buna ilişkin soruşturma ve kovuşturma da mal kaçırma davasında delil teşkil edecek olup cezai uyuşmazlık ile hukuki uyuşmazlığın birlikte takip edilerek yürütülmesi önem arz etmektedir. Ancak doğrudan bu yazımızda bahsedilen mal kaçırma eylemine yönelik bir cezai müeyyide bulunmadığından bu kısmı irdelemeyeceğiz.

 

Mal Kaçıran Eşe Karşı Hangi Dava Açılmalıdır?

 

Pratikte özellikle eşlerin boşanma davasından önce mutlaka bir geçimsizlik haline düştükleri, aldatma, kötü muamele, haysiyetsiz hayat sürme, şiddetli geçimsizlik gibi fiillerle sarsılmaya başlayan evliliğin mahkeme önüne gelmeden önce bir müzakere ve anlaşmazlık döneminin başladığı görülmektedir. Bu nedenle eşlerden biri özellikle dava öncesinde mal kaçırma eğilimi içerisine girmektedir. Bu husus bazen yıllar süren anlaşmazlıklar nedeniyle çok uzun yıllar boyu mal kaçırma şeklinde süre gelmiş olabileceği gibi boşanma öncesinde yakın zamanda da görülmektedir. Bu gibi kanuna karşı hile teşkil edebilecek yahut muvazaalı şekilde hareket edebilecek eşlere karşı kanun koyucu Türk Medeni Kanunun Eklenecek Değerler başlığı ile 229. maddesini sevk etmiş ve kötüniyetli hareket eden eşe karşı diğer eşin kanuni haklarını koruma gayesi gütmüştür.

Kanun metninde;

2. Eklenecek değerler

Madde 229 - Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:

1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,

2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.

Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.

Şeklinde yapılan düzenleme gereği mal kaçıran eşe karşı mal rejiminin tasfiyesi davasında mal kaçırmaya yönelik yapılan tüm tasarruflar eklenecek değer olarak tasfiye hesabına eklenecektir. Bu minvalde doğrudan bu boşanmada mal kaçırma olgusuna yönelik özel bir dava ikame edilmesine gerek bulunmamakla birlikte uygulamada muvazaa nedenli tapu iptal davalarına da rastlanmaktadır.

 

Boşanma Öncesi Ne Tür Mal Kaçırma Hallerine Rastlanmaktadır?

 

Boşanma öncesinde uygulamada rastlanan mal kaçırma örnekleri genellikle; anne, baba, kardeş, akraba, tanıdık üzerine parasını ödemek suretiyle mal edindirme, anne, baba, kardeş, akraba, tanıdık üzerine mal devretme, malların tümünü satma, tüketmiş gibi göstermek gibi eylemlerle karşımıza çıkmaktadır. Kimi zaman profesyonel yöntemlerle gerçekleştirilen bu boşanma öncesi mal kaçırma eylemleri kimi zamansa alalade yöntemler tercih edilerek gerçekleştirilmektedir. Mal kaçırma saikiyle hareket etmeye başlayan eş kimi zaman uzun ve programlı bir plan çerçevesinde malları diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla devretmekte kimi zamansa hiç kendi üzerine almamakta(nam-ı müstear) ve bu surette katılma alacağını azaltmaktadır.

 

Boşanma Öncesi Kaçırılan Mallara Yönelik Ne Yapılabilir?

 

Bu hususta davalının yani eşinden mal kaçıran eşin ne türde uygulamalar yaptığının tespit edilmesi ve deliller ile birlikte ilgili türde davanın ikame edilmesi önem arz etmektedir. Nitekim özellikle davalının katılma alacağını azaltma kastında olduğu doğrudan ve yan deliller suretiyle ispatlanmalı ve varsa muvazaalı devirlere yönelik gerekirse tapu iptal tescil davası ikame edilmeli, nam-ı müstear kullanıldı ise bu husus eklenecek değer yönünden ispat edilmelidir.

 

Boşanmada Eşten Mal Kaçırmada Kanuna Karşı Hile

 

Boşanmada eşten mal kaçırma halinde açık bir kanuna karşı hile bulunmaktadır. Zira bu durumu önlemek isteyen kanun koyucu TMK 229/2’de açıkça bu hileyi önleme ve buna yönelik yaptırımı da belirleme yoluna gitmiştir. Nitekim bu özel düzenleme olmasaydı dahi TMK 2. Maddesi uyarınca boşanmada eşten mal kaçıran taraf yine de sorumluluk altında olacak ve yine bu mallar hiç kaçırılmamış gibi hesap edilecekti zira hukuk düzeni kanuna karşı hileyi korumaz.

 

Boşanma Davasında Mal Kaçırma Muvazaa ve Tapu İptal Davaları

 

Kimi zaman bu minvalde yani boşanma davasında mal kaçırma amaçlı yapılan devirlerde ve özellikle şekil gerektiren sözleşmeler kapsamında yapılan temliklerde muvazaa nedenli tapu iptal tescil davalarına rastlanmaktadır. Nitekim mal kaçırma saiki ile hareket eden eş tapuda üzerine kayıtlı bir gayrimenkulü iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere tapuda satış göstermek suretiyle aslında bedel almaksızın devretmekte ve diğer eşin katılma alacağını azaltmaya çalışmaktadır. Bu hallerde tapu sicilinde yapılan işlemle gerçekte yapılan işlem birbiri ile uyumsuz ve asıl işlemde şekle aykırı olduğundan yapılan bu yolsuz tescilin düzeltilmesi talep edilebilmektedir. Bir diğer yandan yine bu aşamada tapu iptal tescil yerine eklenecek değer olarak bu taşınmazın mal rejimine dahil edilmesi de talep edilebilir. Burada durumun doğru analiz edilmesi ve uzun sürecek dava süreçlerinden mümkün mertebe kaçınılmasının tercih edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Zira tapu iptal tescil davasının nihayetinde mal rejimi davasının devam olunacağı ve toplam sürenin ise ön görülenin çok daha üzerine çıkabileceği bilinen bir gerçektir.

 

Boşanma Öncesi Mal Kaçırma ve Nam-I Müstear

 

Bazı vakıalarda hem muvazaa, hem nam-ı müsteari hem inançlı işlem hem de kanuna karşı hile hep birlikte olabilir. Yahut bu olguların hepsi tek başlarına da bulunabilir. Bu noktada somut olayda bulunan vakıaları iyi analiz ederek hukuki nitelendirmesini doğru yapmak ispat ve hakkın yerini bulması açısından önem arz etmektedir. Nam-ı müstear durumuna özellikle mal kaçırma amaçlayan eşin yani diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastında olan eşin parasını vermek suretiyle anne, baba, kardeş, akraba, tanıdık gibi üçüncü kişilerle inanç sözleşmeleri akdetmesi yahut sözleşme olmaksızın dolaylı temsilci kullanması hallerinde rastlamaktayız. Bu noktada vakıada önem arz eden husus eşin mal kaçırma arzusunda olmasının yaklaşık ispat vasıtalarıyla en azından ortaya konulabilmesi ve yan deliller ile beşeri olguların mal kaçırmaya işaret etmesi gerekmektedir. Bir diğer yandan ise mal kaçırma amacı olmaksızın dahi dolaylı temsilci kullanıldığının ispatlandığı hallerde ise mal varlığı eşin mal varlığında yer aldığından aslında mal kaçırma amacının ispatlanmasına dahi gerek olmadığı tartışılabilir. Zira hukuken mal varlığının asıl sahibi olan eşin malvarlıkları katılma alacağının hesaplanmasında göz önüne alınacak değerler arasındadır. Bu husus uygulama kaynaklı iç içe geçmiş bulunmakla şu aşamada görüşümüz bu yöndedir.

 

Boşanma öncesi mal kaçırma şekilleri nelerdir?

 

Katılma alacağını azaltma kastıyla hareket eden eş;

1-Banka hesabında bulunan miktarları;

Katılma alacağını azaltma kastıyla transfer etmiş yahut nakit olarak çekmiş olabilir.

2-Borçlanma

Katılma alacağını azaltma kastıyla akraba, eş, dost, tanıdık bir üçüncü kişiye hileli olarak borçlanmış olabilir.

3-Arabasını devretme, satma

Katılma alacağını azaltma kastıyla akraba, eş, dost, tanıdık bir üçüncü kişiye hileli olarak devretmiş yahut satmış olabilir.

4-Şirketini devretme, satma

Katılma alacağını azaltma kastıyla akraba, eş, dost, tanıdık bir üçüncü kişiye hileli olarak devretmiş yahut satmış olabilir.

5-Gayrimenkulleri devretme, satma

Katılma alacağını azaltma kastıyla akraba, eş, dost, tanıdık bir üçüncü kişiye hileli olarak devretmiş yahut satmış olabilir.

6-Hisse Senetleri, kripto varlıklar

Katılma alacağını azaltma kastıyla akraba, eş, dost, tanıdık bir üçüncü kişiye hileli olarak devretmiş yahut satmış yahut transfer etmiş olabilir.

Bu ve bundan hariç şekillerde katılma alacağına yönelecek her türlü eylem ve işlemle katılma alacağını azaltma yolunu seçebilir.

 

 

BOŞANMADA MAL KAÇIRMAYA İLİŞKİN YARGI KARARLARI

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 
Esas:2012-11340 
Karar:2013-7775 
Karar Tarihi:23.05.2013

 

 "...davalının ağabeyi L. K. adına trafikte kayıtlı 06 AP 0963 plakalı 4x4 BMV jip'in bulunduğunu, esasen davalı H. tarafından alındığını açıklayarak 01.01.2002 tarihinden önce edinilen mallardan kaynaklanan ½ oranındaki katkı payı alacağı ile 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen mallardan doğan yine yarı oranındaki katılma alacağının ve davalıya ait nakit paralardan da ½'sinin yasal faiziyle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 6000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 08.02.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere harcını da yatırmak suretiyle isteğini toplam 500.000,00 TL'ye yükseltmiştir.

    Davalı H. tarafından 2003-2004 yıllarında alınan 3 adet biçerdöver ile 06.01.2005 tarihinde edinilen ancak davalının ağabeyi adına trafikte kayıtlı bulunan jeep ve 14.10.2003 tarihinde satın alınan 1534 ada 4 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümle 18953 ada 1 parselde bulunan ve 31.12.2003 tarihinde edinilen 6 nolu daire, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen mallara katılma rejimi süresi içerisinde edinildiklerinde kural olarak, edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekir."


Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
2020/3418 Esas
2021/3357 Karar
12.4.2021 Tarih

 

"Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 229. Maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.

Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 229. madde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır. Tasfiyede devredilen malvarlığının devir tarihindeki niteliği gözönünde bulundurularak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm değeri esas alınır (TMK mad. 235/2)."


Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
2016/12636 Esas
2018/2050 Karar

 

"...Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, Merkez Bankası’ndaki bu hesaptan mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi 20.03.2012’den bir süre önce ayrılık davasına bakan mahkemenin verdiği yetkiye istinaden 01.02.2012 tarihinde davalı erkek tarafından 106.120,96 euro çekildiği anlaşılmaktadır. TMK’nun 229/2. maddesine göre bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerin edinilmiş mallara değer olarak ekleneceği hükme bağlanmıştır. Buna göre bankadan çekilen bu paranın aksi ispat edilemediği, hayatın olağan akışı nazara alındığında, mal rejimi sona erdiğinde davalının uhdesinde bulunduğunun kabulü gerekir. Bu açıklamalar karşısında davalının katılma alacağını azaltma amacı ile parayı çektiği gözetilerek davaya konu 106.120,96 Euronun tasfiye bakımından eklenecek değer olduğu kabul edilmesi ve 47676 numaralı hesap yönünden artık değerin belirlenerek davacının katılma alacağının (TMK. m.236/ı) hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde bu para dahil edilmeden alacağa hükmedilmesi bozma nedeni yapılmıştır. …"
 

 

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 
Esas No: 2017/15191
Karar No: 2018/19775
Karar Tarihi: 05-12-2018


"Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, 3354 ada 3 parselde 96 nolu bağımsız bölümün davalının babası adına 05.04.2007 tarihinde satın alındığı, aynı tarihte davalının Akbank hesabından 198.000,00 TL ... Bülbül adına gönderildiği, ayrıca ... Bülbül adına farklı tarihlerde ödemelerin olduğu, site aidat ödemelerinin davalı adına ödendiği, 2009 yılı kira kontratlarında davalının kiraya veren olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece hernekadar taşınmaz davalının babası adına edinildiğinden davacının alacak hakkı olmadığı gerekçesi ile bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye elverişli değildir. O halde, Mahkemece taşınmazın edinildiği tarihte davalının hesabından para gönderilen kişi ile taşınmazı satan kişi arasında ilişki olup
olmadığı, taşınmazın bedelinin kim tarafından ödendiği, taşınmazın edinme tarihindeki değeri gibi hususlar araştırılarak, taşınmaz davalının babası adına edinilmiş olsa da TMK'nin 229. Maddesi gereğince eklenecek değer olup olmadığının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru değildir.
"


Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Esas:2011-1730 

Karar:2012-417
    Karar Tarihi:30.01.2012

 

"Dava; ...2002 yılında edinilen taşınmazdan kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Mahkemece, dava konusu 86 parselin ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte tapu kaydıyla varsa dayanak belgelerinin getirtilmesi, taşınmazın hangi nedenle dava dışı O.. Y.. adına kayıtlı olduğu, davacı A..'nin hangi gerekçelere dayanarak taşınmaz için 1/2 oranında bedel isteğinde bulunduğu, taşınmaz üzerindeki evin hangi tarihte kimler tarafından yapıldığı, taraflarca birlikte yapılıp yapılmadığı, davacının parasal ya da beden gücüyle katkı sağlayıp sağlamadığı, dava konusu ev ve arsanın davalı O.. tarafından ne şekilde ve hangi yollarla edinildiği hususları üzerinde durularak tanıkların bilgilerine başvurulması, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir."


 

 

 

 

Boşanma öncesi mal kaçırma, Boşanmada eşten mal kaçırma, Boşanma davasında mal kaçırma, Boşanma aşamasında mal kaçırma, mal kaçırma avukat, boşanma avukatı