Muris Muvazaası Tapu İptal Tescil Yargı Kararı

 

YARGITAY
1.Hukuk Dairesi
Esas: 2020/652
Karar: 2021/3928
14.09.2021

TAPU İPTALİ VE TESCİL

 

 


Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda ilk derece mahkemesince, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen kararın asıl ve birleştirilen davada davalılar ile feri müdahil ...Gayrımenkul İnşaat Ene........ Ve Tic. Ltd. Şirketi tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davalılar tarafından duruşma istekli olarak ve feri müdahil ...Gayrımenkul İnşaat Ene.......... San. Ve Tic. Ltd. Şirketi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14.09.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ..., dahili davalı ... Ener...... San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 52.... ada 6 parsel sayılı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yarı yarıya davalı oğullarına satış yoluyla temlik ettiğini, anılan taşınmazın dava dışı kişiye ait 5 parsel sayılı taşınmazla tevhidi sonucu oluşan 52.... ada 7 parsel sayılı taşınmazda davalıların paydaş olduklarını ve taşınmaz üzerinde davalıların inşaata başladıklarını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.

Asıl ve birleştirilen davada davalılar, müteveffa annelerine ait dava dışı dükkanı mirasbırakanın kendilerine ve asıl davada davacı öz kardeşleri Ni...’e 2005 yılında devrettiğini, dava konusu taşınmazı ihaleden parasını ödemek suretiyle satın aldıkları halde tapunun mirasbırakan üzerine yapıldığını, mirasbırakanın hakkın teslimi anlamında taşınmazı kendilerine devrettiğini, muvazaalı temlik bulunmadığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.

Feri müdahil Şirket, dava konusu taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşaata başladığını, ancak eldeki davada taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbir nedeniyle mağdur olduğunu belirterek davaya müdahil olmak istediğini beyan etmiş ve davalılara isabet eden bağımsız bölümler üzerine tedbir konulmasını istemiştir.

İlk derece mahkemesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar ile feri müdahil Şirket tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden;

1- 1932 doğumlu mirasbırakan ...’ın 28.06.2016 tarihinde ölümü üzerine ilk eşi ...dan olma çocukları asıl davada davacı ... ile asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve...’ın, ... isimli kadından olma kızı birleştirilen davada davacı ... ile birleştirilen davada davacı son eşi ...’nün mirasçı kaldıkları,

2- Dava konusu kök 52.... ada 6 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 11.01.2005 tarihli satış işlemiyle 1/2’şer paylarla davalı oğulları ... ve...’a temlik ettiği, dava konusu kök 6 parselin dava dışı 3. kişiye ait 5 parsel sayılı taşınmazla tevhidi sonucu oluşan dava konusu 5227 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davalıların 889/6130’ar pay sahibi olduğu, dava konusu 52.... ada 7 parsel sayılı taşınmazın 22.05.2008 tarihinde kat irtifakına geçtiğine ilişkin olarak feri müdahil Şirket tarafından tapu senetlerinin sunulduğu,

3- Mahkemece, feri müdahilin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verildiği, bölge adliye mahkemesince anılan kararın kaldırılması üzerine davalılar adına olan hisseler üzerine tedbir konulmasına karar verildiği ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davada davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine.

Feri müdahil Şirketin temyiz itirazları açısından ise;

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389. ve devamı maddeleri ile Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 21.02.2014 tarih ve 2013/1 Esas, 2014/1 Karar sayılı ilamı uyarınca, feri müdahil Şirketin ihtiyati tedbire yönelik temyiz itirazları hakkında karar verilmesine yer olmadığına; işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının ise reddine.

Asıl ve birleştirilen davada davalılar ile feri müdahil Şirketin sair temyiz itirazlarına gelince; dava konusu 5227 ada 7 parsel sayılı taşınmazda kat irtifakı tesis edilmiş olmakla; tapu kayıtları bağımsız bölümler üzerinden oluştuğundan asıl ve birleştirilen davada davalılar adına kayıtlı her bağımsız bölümde, asıl ve birleştirilen davada davacıların miras payları oranında iptal tescile karar verilmesi gerekirken, kaydı kapatılan arsa payı üzerinden iptal tescile karar verilmesi doğru değildir.

Asıl ve birleştirilen davada davalılar ile feri müdahil Şirketin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesinin kararının HMK'nin 371/1-a maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,