Miras Sebebiyle İstihkak Davası

Miras Sebebiyle İstihkak Davası

 

I. GENEL OLARAK

 

Miras Sebebiyle İstihkak Davası malvarlığının akıbetini düzenleyen hukuk kurallarından oluşmaktadır. Mirasbırakanın ölümü ile sona ermeyen hak, borç ve alacakların tümünü teşkil eden bu marvarlığı değerine tereke de denilmektedir.


Özel bir malvarlığı niteliği taşıyan terekenin intikal edeceği iki tür mirasçı vardır; yasal veya atanmış mirasçı.
Yasal mirasçıların kimlerden oluştuğu ve hangi oranda tereke üzerinde hak sahibi olacakları medeni kanunumuz tarafından hüküm altına alınmıştır, söz konusu hükümlere göre bir kimsenin yasal mirasçıları onun altsoyu, üstsoyu ve eşidir.

Yasal mirasçıların kimlerden oluştuğunu düzenleyen kanunumuz çok doğaldır ki bunlar içerisinde de bir öncelik sıralamasına giderek altsoyu (çocuklar, torunlar) birinci dereceden mirasçı olarak kabul etmiştir. Buna göre bir kimsenin ölümü halinde geride tek bir çocuğu veya torunu kalmış ise bu halde üstsoyu yasal mirasçılık sıfatını kazanamayacak ve miras hakkı söz konusu olmayacaktır.

Mirasbırakanın ölümü anında sağ kalan eş için ise hangi zümreyle beraber mirasçı olmasına bağlı olarak miras hakkı üzerinde farklı oranlara tabi kılınmıştır.

Yine önemle belirtmek gerekir ki mirasbırakanın çocukları, torunları, anne ile babası ve eşi saklı paylı mirasçılar olarak kabul edilmiş ve sözü geçen kişilerin mirasbırakanın iradeleri hilafına miras haklarını elde edebilecekleri düzenlenmiştir.

Mirasbırakan ölmeden önce yapabileceği ölüme bağlı tasarruflar ile (vasiyetname, miras sözleşmesi) bir kimseyi kendisine mirasçı olarak atayabilir, böyle bir durumda atanmış mirasçı söz konusu olur.

 

II. MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK NEDİR?

 

Miras hukuku hakkında genel bir bilgi verdikten sonra yazımızın esas konusunu oluşturan "miras sebebiyle istihkak davası" hakkında bilgi vermek istiyorum zira mirasçıların miras haklarına kavuşmalarında büyük bir öneme sahip bir dava niteliğindedir.

Yukarıda açıkladığımız yasal ve atanmış mirasçılar mirasbırakanın ölümü ile birlikte mirası kendiliğinden kazanırlar, bu özel malvarlığı değeri intikali mümkün olan her türlü hak ve alacağı içerir; ayni haklar, fikri ve sınai haklar, taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki zilyetliği vb.

Mirasbırakan sağlığında malvarlığı üzerinde serbetçe tasarruf etmiş olabilir, örneğin bir malvarlığının idaresini vekalet sözleşmesi yoluyla bir kimseye bırakmış olabilir, bir taşınmazını veya taşınırını kiraya vermiş olabilir veyahut iradi bir hareketi olmamasına rağmen üçüncü kişiler haksız olarak mirasbırakanın hak ve mallarını ele geçirmiş olabilir, bu haller kimi zaman bir sebepsiz zenginleşme, vekaletsiz iş görme veya haksız fiil olarak ortaya çıkabilir.

Mirasbırakanın iradesi hilafına onun mal ve haklarına sahip olma durumlarına şunları örnek verebiliriz; mirasbırakan bir kimse ile sözleşme imzalamış ve bedelini ödemiştir ancak sözleşme geçerli değildir bu halde ödenen bedelin iadesi gerekir veyahut mirasbırakan kiralamış olduğu taşınmaz üzerine çok değerli bir yapı inşa etmiştir ya da mirasbırakan üçüncü kişi tarafından dolandırılarak zarara uğratılmıştır...

Sınırsız sayıda örnek verilebilir ancak uygulama açısından en sık karşılaşılan olgu ve olay mirasbırakanın üçüncü bir kişiye mallarını idare etmesi için vekalet verdiği durumlarda ortaya çıkmaktadır,  üçüncü kişi mirasbırakan hastanede tedavi görmekteyken kendisinde bulunan vekaleti kötüye kullanarak taşınmazları ve taşınırları kendi veya bir başkasının üzerine tescil ettirebiliyor veyahut bankada yer alan paraları çekebiliyor.


II. Miras sebebiyle istihkak davasını kimler açabilir?

 

Eğer mirasbırakan sağ olsaydı yukarıda anlatılan durumlarda mirasçıların dava hakkı söz konusu olmazdı zira adından da anlaşılacağı üzere bu dava ancak mirasbırakanın ölümü üzerine mirasçılara tanınmış bir davadır.
Ancak mirasbırakan öldüğü taktirde gündeme mirasçılık sıfatı gelebilecek ve ister yasal mirasçı ister atanmış mirasçı olsun "miras sebebiyle istihkak davası"nı açabileceklerdir.

Önemli bir noktaya değinmek isterim; mirasbırakanın ölümü üzerine mirasbırakan yaşamış olsaydı açabileceği dava hakları da mirasçılara intikal etmektedir ancak çoğu zaman hukuki sebep olarak bu davalara dayanmak yararsız kalacaktır zira mirasbırakanın açabileceği davalar miras sebebiyle istihkak davasına nazaran daha kısa sürelerde açılmak gerekir.


III. MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASINDA ZAMANAŞIMI NE KADARDIR?

 

Mirasçılara hem mirasbırakandan intikal eden dava hakları hem de mirasçılık sıfatına bağlı dava hakları tanınmıştır, bu davalardan biri olan "miras sebebiyle istihkak davası"nda üç tür zamanaşımı kabul edilmiştir;
Buna göre eğer davalı iyiniyetli ise yani tereke malı üzerinde haksız zilyet olduğunu bilmiyor ve kendisinden de bilmesi beklenmiyorsa, davacının mirasçılık sıfatını öğrendiği andan itibaren ve dava olunacak kişinin zilyet olduğunu öğrendiği andan itibaren 1 yıl ve herhalde 10 yıl içinde davanın açılması gerekir.

Ancak davalı kötüniyetli ise yani tereke malı üzerinde haksız zilyet olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa davanın 20 yıl içerisinde açılması gerekir.

 

IV. SONUÇ

 

Miras sebebiyle istihkak davasının sonucunda terekeden çıkmış olan hak veya mal üzerinde mirasçı zilyet kılınacaktır, davalının iyiniyetli olup olmamasına göre iade ve tazminat borcu değişecektir.
Son olarak belirtmek gerekir ki eğer mirasçı tereke malı üzerinde fiili hakimiyet kurmuş ve sonrasında mal elinden çıkmış ise bu halde miras sebebiyle istihkak davasına değil adi istihkak davasına dayanmak gerekecektir zira miras sebebiyle istihkak davası  ister  mirasbırakanın sağlığında isterse de ölümünden miras hakkına sahip olan ancak bu hakka kavuşmadan önce üçüncü kişilerin haksız olarak zilyet oldukları mal veya haklar üzerinde açılabilir. 

Doğan Kaplan

 

 

 

Miras sebebiyle istihkak davası, mirasta istihkak davası, miras avukatı, mirasta alacak avukatı, miras istihkak avukatı, miras avukat